Türkiye, teknoloji alanında dışa bağımlılığı azaltmak ve stratejik sektörlerde kendi çözümlerini üretmek için yerli mikrodenetleyici çip üretimine hazırlanıyor. 2025 yılı sonuna kadar ilk prototiplerin üretileceği açıklanırken, seri üretimin 2026 yılı itibarıyla başlaması hedefleniyor.
Bu çipler, öncelikle Beko markası için yıllık 30 milyon adet olarak planlanırken, savunma sanayi, robotik sistemler ve nesnelerin interneti (IoT) gibi alanlarda kullanım potansiyeli 40–50 milyon adede kadar çıkabilecek. Bu da Türkiye’nin teknoloji üreten ülke vizyonuna önemli bir katkı sunuyor.
Mikrodenetleyiciler, cihazların “beyni” olarak işlev gören ve makineleri komutlara göre çalıştıran küçük çiplerdir. Buzdolabından akıllı saatlere, dronlardan askeri sistemlere kadar birçok teknolojik ürünün temelinde bu bileşenler yer alır. Dolayısıyla, bu alanda millî üretimin başlaması, güvenlikten üretim maliyetlerine kadar birçok açıdan stratejik değertaşır.
Yerli çip üretim süreci, yalnızca ürün değil, aynı zamanda know-how kazanımını da hedefliyor. Türkiye, bu alanda hem insan kaynağı yetiştirmeye hem de AR-GE altyapısını güçlendirmeye odaklanmış durumda. İlk etapta prototipleme ve küçük ölçekli üretim süreçleri devreye alınacak, ardından seri üretim bantları faaliyete geçecek.
Bu hamle, ABD-Çin arasındaki çip savaşlarının küresel tedarik zincirlerini nasıl etkilediği düşünüldüğünde daha da önem kazanıyor. Türkiye’nin bu alanda attığı adım, sadece sanayi değil, aynı zamanda ekonomik ve stratejik bağımsızlık açısından da kritik bir döneme işaret ediyor.
Yerli mikrodenetleyici üretimi; savunmadan beyaz eşyaya, IoT’den robotik sistemlere kadar geniş bir yelpazede Türkiye’nin kendi teknolojisini üretme kapasitesini güçlendirecek. Bu gelişme, sadece bugünü değil, Türkiye’nin 2030 ve sonrası teknoloji vizyonunu da şekillendirecek nitelikte.